2 Mart 2014 Pazar

KURTALAN EKSPRES GÖĞE SELAM II ALBÜMÜ


Önce “Göğe Selam”  ardından yakın zamanda piyasaya çıkan “Göğe Selam II”  Kurtalan Ekspres’in kendi deyimiyle bir vefa albümü. Bizler için bundan çok daha fazlası elbette. En başta projenin ismi öyle anlamlı ki. Her biri gökyüzünden en güzel yerini almış bu büyük adamlar için söylenebilecek en güzel söz sanırım bu. 



 Büyük sanatçılar için pek çok anı albümü yapıldı bir çok efsane şarkı yeniden seslendirildi. Hepsinin hakkını vermek ve emeğe teşekkür etmek gerekir fakat bu albüm bu konudaki çıtayı aşılamayacak kadar yukarı taşıdı. Bunda projeyi hayata geçiren isimlerin de ayrı ayrı kendi alanlarında üstad olmalarının yanı sıra ses verdikleri tüm eserlerin kalbimizin en derinine dokunmasının da katkısı vardır kuşkusuz. Kendilerinden her dinlediğimizde aynı tatta etkilendiğimiz her şarkıyı sevdiğimiz insanlardan bir kez daha duymak üstelik bunu “Kurtalan Ekspres” gibi efsane grubun değişmeyen muhteşem tınılarından dinlemek gerçekten inanılmaz bir his. Nasıl olmasın ki? 
 Düzene isyankar Cem Baba’nın hayata karşı “direnen maden ocağı işçilerinin” acılarını anlatan ağıtın bugünün benzer bir isyan sembolü haline gelen güçlü ses Hayko Cepkin’den duymak içimizdeki haksızlık, adaletsizlik çığlığına tercüman oluyor. 
Neşet Ertaş ustanın “tatlı dillim güler yüzlüm Neredesin Sen” serzenişi Duman grubunun kendine has yorumuyla bir kez daha titretiyor kalbimizdeki hasretleri. Can Bora Genç ve Murat İlkan büyük usta Pir Sultan Abdal’ın “Dostum Dostum” seslenişine hayat veriyor. Ünlü oyuncu Haluk Bilginer’in ses konusundaki yeteneğini Aşık Mahsuni Şerif’in “gözlerimde yaştan gayrı nem kaldı” dizelerini aynı duyguyla hissederken keşfediyoruz. 

Nejat Yavaşoğulları “yaşamak istemem artık aranızda” diye haykırarak bize veda eden güzel insan Yavuz Çetin’in isyanına eşlik ediyor. 
Umut Kuzey Barış Abi’nin “yüzüne karşı git demesine rağmen gözleri kal diyen” sevgiliye sözlerine ses oluyor. Yine Barış Manço’nun buğulu sesinden dinlemeye alışık olduğumuz “Sakız Hanım ve Mahur Bey’in” o naif ve hüzünlü aşk hikayesi aynı hislerle kalbimize dokunan üstad Bülent Ortaçgil sesiyle hayat buluyor yeniden. 
Şair ceketli çocuğun kardeşi Niyazi Koyuncu Cem Babanın “Nöbetçi Türküsü”nü seslendirirken bir an kalbimizi yerinden söküyor sanki, sanki Kazım Koyuncuyu duyuyoruz kulaklarımız bir an onun nefesinden. Ve Karadeniz’in kumral çocuğunun yol arkadaşlarından biri  sevgili Şevval Sam “işte gidiyorum” diyor bu kez onun yerine. 
Yavuz Bingöl ve Cahit Berkay Aşık Veysel’in “uzun ince yolunu” çiziyor bir kez daha. Fatma Turgut  “Herkes gibi” olmayan bu adamlardan Cem Karaca’nın sevdiğinin Herkes gibi oluşundan duyduğu hayal kırıklığına ortak oluyor.   

Ve tabi kendi ses ve yorumuyla sevdiğimiz Emrah Karaca’nın babasının efsane şarkısı “Islak Islak”ı yüreğinde bir parça ıslaklıkla söylediğine şüphe yok. 
Son olarak “bana yolum seç diyorlar bozuk yolu seçer miyim? Seçemezsen geç diyorlar ben yolumdan geçer miyim?” diyen Can Bora Genç aslında Barış Abinin bu sözleriyle tüm bu güzel insanların ortak söylemini dile getiriyor. 


Evet onlar bozuk yolu değil doğru yolu seçti. Bizlere o doğru yolu gösterdi sözleriyle, şarkılarıyla, müzikleriyle ve işte onların yolunda olan bu güzel insanlar da bize yeniden aynı duyguları yaşatarak klavuz oldular, ışık oldular o yola en güzel özel şekilde. 
Ne denir ki daha bu projede emeği geçen herkesin yüreğine, emeğine derin saygı ve sevgi duymaktan ve tabi onların aracılığıyla gökyüzünden bizi izleyen aydınlık gözlere “SELAM” demekten başka? 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder