6 Eylül 2014 Cumartesi

BEŞİKTAŞIN DERVİŞİ: SÜLEYMAN SEBA




Bazı insanlar vardır. Sadece kendileri olmanın çok ötesinde yaşantılarıyla, duruşlarıyla bir simge olmuştur. Tıpkı sanatsal değeri yüksek heykeller gibi sadece var olarak anıtlaşır ve her bakana hayat ışığı verirler. Kişilikleri kişisel olmaktan çıkmış topluma örnek bir model olmuştur. İşte Süleyman Seba bu anıt insanlardan biriydi. O bir Beşiktaşlı olmanın ötesinde gerçek bir Cumhuriyet adamı, örnek bir İstanbul beyefendisi olarak çıkıyor karşımıza.

Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de futbol sadece bir spor olmanın çok ötesinde. İlginç ki çok geniş kitlelerin ilgi duyduğu bu alan gerçekten de toplumların kimliğini yansıtabilecek denli etkili. Taraftarın tribündeki hal ve hareketlerinden tutun da takımların söylemleri, futbolcuların davranışlarına kadar bize bir ayna olabilecek derecede yansıtıcı. Bugün sadece tüketim üzerine kurulmuş hayatlarımızda sıkışıp kalmışken futbolun da giderek endüstrileştiğini, yalnız para temeli üzerine şekillenip duygudan uzaklaştığını tartışmak elbette çok normal. Ama bunun böyle olmadığı zamanlar da vardı. İşte o özlediğimiz geçmiş günlerde sokakta insanların birbirine gülümseyerek selam verdiği, kimsenin başkasının hakkında kötü düşünmediği komşunun komşusunun halinden haberdar olduğu o güzel zamanlarda futbol da hiç kuşkusuz bu kadar kirlenmiş değildi. İşte Süleyman Seba o dönemin gerçek bir temsilcisi. Bu yüzden Beşiktaşlı olan ya da olmayan herkes sevgi ve saygıyla bahsediyor ondan. Çünkü Süleyman Seba dendiğinde; başta tevazu, fedakarlık, dürüstlük, hoşgörü, çalışkanlık, disiplin, bağlılık bugün ihtiyaç duyduğumuz tüm değerleri hatırlıyoruz. O, özlem duyduğumuz samimi geçmişin vücut bulmuş hali adeta. Bu yüzden bir başka seviyoruz onu.

 Herkesin taraftar olduğu takıma gönül vermek için bir nedeni hatta çoğu zaman bir hikayesi vardır. Beşiktaşlı olmak ise herkes gibi gönül bağıyla bir futbol kulübüne ilgi duymanın yanında Şeref Bey’ler, Baba Hakkı’lar la başlayan Süleyman abi ile devam eden bir hayat duruşunun da sembolüdür.  Aslında bu duruş renklerden hatta spordan bağımsız toplumumuzun özlediğimiz karakteri. İşte bu yüzden Süleyman Seba’yı bilmek, anlamak, tanımak önemli. Çünkü bu insanların yaşamlarının her anı bize ders niteliğinde. Özellikle onun aktif dönemini çok da yaşayamamış biz gençler için.
            Bu ihtiyacı karşılamak istercesine yazılmış Rıdvan Akar’ın “Beşiktaşın Dervişi; Süleyman Seba” isimli kitabı. Gerçek bir Cumhuriyet beyefendisinin, aşk derecesinde tutkun olduğu Beşiktaş sevdalısı bir adamın ve her şeyden önemlisi sevgi dolu bir insanın hayatını okuyorsunuz satır satır bu kitapta. Okudukça daha çok seviyorsunuz onu, daha iyi anlıyorsunuz yaşadıklarını. Her sayfada daha da büyüyor gözümüzde ve yüreğimizde Süleyma Seba. Dürüstlüğüne, fedakarlığına çevresine verdiği güvene hayran kalıyoruz. İnsanca yaşamak için sahip olmamız gereken tüm değerleri bir isim ve onun 88 yıllık yaşamı çerçevesinde görüyoruz.


Süleyman Seba’dan öğrendiğimiz en önemli şeylerden biri de ne iş yapıyor olursan ol ahlaklı olmak. Bunun istisnası yok. Hayatın her alanında ahlaklı olmanın ve çalışkanlığın gerçekten de başarıyı getirdiğinin de en somut örneği işte. Beşiktaş’ın en başarılı döneminin açık mimarı, başarının parayla değil azim, sabır, çalışkanlık ve dürüstlükle elde edilebileceğini gösterdi hepimize. Bugün bize durmaksızın pompalanan “kolay yoldan kazanmak için her şey mübah” safsatasına karşın “şerefli ikincilik” kavramını soktu kalplerimize. Sistemin “sadece birinci olan hayatta kalır, savaş ya da kaybet” mantığına karşı “önemli olanın mücadele etmek ve vicdani olarak rahat olmak” olduğunu ispatlayarak dünyayı saran kapital düzene cesurca isyan bayrağını açan da Süleyman Seba’ydı. Üstelik düzenin en güçlü silahlarından biri olan Futbolun içindeyken.

Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen bizi ayakta tutan, geleceği aydınlatmak uğruna mücadele vermiş ve bu ışıkla bize yol gösteren onlarca güzel insandan biri o. Öyle çok isim var ki onları tanımadan, bilmeden ve yaşattıkları değerleri özümseyip hayatımıza geçirmeden umutsuzluğa kapılmak ve pes etmek imkansız. Bu yüzden ünlü “futbol asla sadece futbol değildir”  sözü gibi dinlediğimiz müzik, okuduğumuz kitap, izlediğimiz film de sadece kendileri olmanın dışında, bizi biz yapan şeyler. Bunları seçerken kullandığımız akıl süzgeci bizi bu güzel insanların yarattığı değerlere bir adım daha yaklaştırır. Seçim bizim “haksız şampiyonlukla mı şerefli ikincilikler mi?” bu sorunun cevabı bize ömür boyu yol gösterecek olan.
Son olarak bu önemli eseri biz gençlere bir hediye gibi üstelik Süleyman abi henüz hayattayken bize ulaştıran Rıdvan Akar’a sonsuz teşekkürler. Ve elbette, maalesef ülkemizde her başarılı ve dürüst insana yapılanlar gibi içinde kalan kalp kırıklarıyla yakın zamanda aramızdan ayrılan  Süleyman Seba’ya…
Seni unutmayacağız asla…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder